Kanuni Sultan Süleyman
GARİPLERİN DUÂSI BEREKÂTI
Batılıların Muhteşem Süleyman ile Hayreddin paşa arasında geçen yazışma
«...Sen ki Lalam, Cezayir Beylerbeyi, Gazi Hayreddin Paşasın... Her ahvalin, katımızda ma´lûmumuz olmuştur... Dünya ve âhirette, yüzün ak olsun. Cezayir önünde, iki BURC feth eylemişsin; gâzân mübârek olsun, Ol gazanın nişanesi olarak sana, iki hil'at ve iki sorguç gönderdik. Teberrüken ras kılasın. Kattâreyi (Kılıcı) beline asıp, cihad idesün. Seni ve cümle yoldaşlarını, Allahü Teâlâ'nın birliğine ısmarladık..
Es-Sultan İbnüs - Sultan, Süleyman Hân...»
Bu Hatt-i Hümâyûnu ve Padişah armağanlarını alan Barbaros Hayreddin Paşa, şunları yazıyor :
«...Hil´at-i fâhireyi (Padişah armağanı kaftanı) sırtıma giyip, sorguçları sarığıma sokup, kattâreyi boynuma astım...
Som sırma âyetler yazılı, yeşil sancağı ve al filândırayı, Paşa kapımızın üstüne diktirdim. Cümle ehali gelip Sancağı Padişahî'yi ziyaret ettiler. Hepsi hayrette kalırlardı.
MUHTEŞEM SÜLEYMANİYE
Kanuni Sultan Süleyman'ın Mimar Sinan'a yedi senede yaptırdığı bu şaheser, Türk mimarisinin yükseliş devrinin sembolüdür. İstanbul'un meşhur yedi tepesinden biri üzerine kurulmuştur. Temeline ilk. harcı Şeyhul- İslâm Ebussuud Efendi koymuştur. Sinan'ın kalfalık dönemi eseridir. Ancak sanat, mana ve incelik bakımından Ayasofya'dan üstün tutulur. İçerisinde 10 bin kişi ibadet edebilmektedir.
Camiin 1557'de yapılan açılış merasiminde Kanuni Süleyman, altın anahtarı Mimar Sinan'a uzatarak «Bina eylediğin bu beytullahı, sıdk u safâ ve duâ ile senin açman evlâdır.» demiş, böylece bu şerefi büyük mimara vermişti.
Çevresindeki ilmî ve ictimaî müeseselerle büyük bir külliye olan mabedin mihrabının ön cephesinde Kanunî'nin türbesi vardır. Külliyenin solunda ise Mimar Sinan'ın türbesi ile küçük bir sebil yer alır. Dört minarenin 10 şerefesi ise Kanunin onuncu padişah olduğuna işarettir.