İbadetlerin fazileti

Faziletli ve erdemli bir yaşam için manevi gelişim haritası.



TEDBİRSİZLİK HIRSIZA DAVETİYEDİR

Elbette kimse evinin hırsızlar tarafından ziyaret edilmesini istemez. Ama bazı zaman farkında olmadan yaptığımız şeyler, küçük ihmaller bu davetsiz misafirlerin iştahını kabartır. O halde :

• Bir kere, gündüzleri perdeleri, panjurları sımsıkı kapamayın,

• Garaj, kömürlük kapılarınızı açık, kilitsiz bırakmayın. İçerdeki merdiven ve âlet edevattan yararlanabilir hırsız.

• Kediniz rahatça girip çıksın diye pencereyi aralık bırakmayın.

• Gelenin kim olduğunu anlamadan kapıyı açmayın.

• Pencere önüne dizilmiş şişe ve süs eşyalarının hırsızın içeri girmesini geciktirdiğini unutmayın, gecikmekten sakınır zira.

• Alt katlardaki pencere ve cam kapılara demir parmaklık geçirin.

• Bir gece anahtarı evde unuttuğunuzu farzedip evin çevresinde bir dolaşın. Eve nasıl girebileceğinizi düşünün. Ve güvenlik tedbirlerini ona göre arttırın.

KUDUZ HASTALIĞI

Kuduz hastalığı yapan, bir virüstür. Kudurmuş köpek, kedi, at ve başka hayvanların insanları ısırması veya salyalarının yaraya sürünmesiyle hastalık virüsü vücuda girer ve 1 - 2 aylık, bazan da daha uzun bir kuluçkadan sonra hastalık meydana gelir. Okul çocuklarında oldukça sık görülür.

Hastalıktan korunmak bakımından köpeklerdeki hastalık belirtilerini bilmek faydalıdır. Kuduz köpekler ya kızgın olurlar, herkese saldırırlar, kilometreler-ce koşarak gördükleri her canlı şeyi ısırırlar ve sonunda uyuşarak yere düşerler veyahut başlangıçtan itibaren uyuşukturlar, yerden kalkmazlar, dil dışarıda ve bol miktarda salyalıdır ve yutmada güçlük çek-mektedir. Bu tipte köpeğin sahibi kuduzdan şüphelenmeyerek, hayvanın boğazına bir şey kaçmış olduğunu zannedebilir.

ELVEDA YA RAMAZAN

Dertlilere dermandir
Cehenneme kalkandır
Büyük bir imtihandır
Elvedâ yâ Ramazan!

Zekât - Fıtra verildi
Fakir sevindirildi
Bereketi görüldü,
Elvedâ yâ Ramazan!

Dinimizde direkti
Gözümüzde bebekti
Her günü bereketti.
Elvedâ yâ Ramazan!

Neş´e saçtı gönüle
Okundu mukabele,
Diyoruz: Güle» güle,
Elvedâ yâ Ramazan!

BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR

Cuma namazı üzerine farz olanlara senede iki defa da bayram namazı kılmaları vaciptir.

Bayram namazı iki rek'attır ve cemâatle kılınır. Vakti güneşin doğuşundan 45 dakika sonra başlayıp kaba kuşluğa kadardır. Ezansız olarak kılınır.

Cemâat saf tutar ve (Niyet ettim üzerime vâcip olan Ramazan Bayram namazına, uydum hazır olan imama) diye niyet edilir; İftitah tekbiri alınıp Sübhâneke okunur.

Eller kaldırılarak üç defa vacip olan zevâit tekbirleri alınır ve üçüncü zevâit tekbirinden sonra eller göbek üzerinde bağlanır.

İmam tarafından fâtiha ve zammı sûre okunup rükû ve secde edilir, ikinci rekata kalkınca yine imam tarafından fâtiha ve zammı sûre okunup cemaat susar, yine zevâit tekbirleri alınır.

Ve sonuncu zevâit tekbirinden sonra eller bağlanmaz; doğrudan rükûa gidilir.

Rükû ve secdeler yapılarak namaz tamamlanmış olur.

Bundan sonra hatip minbere çıkar ve oturmadan hutbeyi okur. Duadan sonra namaz tamamlanmış olur.

BÜYÜK FETİH

İstanbul'umuz, 1453'ün 6 Nisan - 29 Mayıs günleri arasında 53 gün süren muhasaradan sonra Türk mücahidlerine kucağını açmıştı.

«Fatih» unvanını, bu büyük fütuhatı ile kazanan Sultan II. Mehmed Han, otağını, Topkapı Maltepe'de kurdu. Topkapı-Edir-nekapı arasındaki merkez cephesini bizzat idare etti. Sağ ve sol cenahlarını Vezir-i Azam Çandarlı Halil ve Vezir Sarıca Paşalara verdi. Merkez cephesinden, Marmara sahiline kadar Ordunun umumi sağ kanadında Anadolu askerleri ve başlarında Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa, Halic'e kadar uzanan sol kanatta Rumeli askerleri ve başlarında Rumeli Beylerbeyi Dayı Karaca Paşa vardı. Deniz cephelerinde de Marmara'da Hamza Bey, Haliç'te Zağnos Mehmet Paşa bulunuyordu. Bunların vazifesi; sahil boyundaki sura mümkün olduğu kadar yaklaşıp devamlı bir ateş açmaktı.

İSTANBUL'UN FETHİ ÜZERİNE

İstanbul'un fethi, Türk tarihinin en mühim hadisesi ve Türklerin tarihte kazandığı zaferlerin en muhteşemidir.

Bütün İslâm dünyasını da büyük bir sevince boğan bu fetih dolayısıyla günlerce süren şenlikler yapılmış, camilerde sehidlerin ruhlarına hatimler okunmuştur. Tarih boyunca 26 defa kuşatılmış olan İstanbul'un fethinin Fatih Sultan Mehmed Han'a nasip olması, şüphesiz bir «Kader-i ilâhî» idi.

İstanbul fethini gören bir Hıristiyan tarihçi, Fatih Sultan Mehmed Han için :

«Sonunda o kahraman Türk, imparator statüsündeki 74 kumandan tarafından savunulan muhteşem İstanbul'u aldı. Fatih, şan ve şeref bakımından, İskender'i ve Roma'yı geçmiş oldu.»

Trabzonlu Georgis ise :

«İkinci Mehmed şüphesiz Kiros'tan, İskender'den ve Sezar'dan büyüktür...»

Bizans tarihçisi Prens Dukas ise:

«Böyle bir harikayı kim gördü ve kim işitti. İkinci Mehmed, karayı denize tahvil etti ve gemileri dalgalar yerine dalların tepelerin-den geçirdi.» demiştir.

HAZİRAN AYI

Haziran'da her yer gülistan olur, Nur ile açılır, pembe goncalar. O kum topraklar, bağ, bostan olur Türlü türlü sebze verir bahçeler.

Havaların iyiden iyiye ısınmasıyla kıyılarda deniz mevsimi açılır. Filizkoparan, Karaerik, Gündönümü ve Ülker Doğumu fırtınaları bu ay içindedir. Ülker Doğumu fırtınası ayın ilk yarısında yağışlara yol açar.

Sağlık: Sivrisineklerin üreyip istilaya başlaması sebebiyle sıtma kendini gösterebilir. Sıcaklar dolayısıyla beslenmede etli ve zeytinyağlı sebze yemekleri tercih edilmelidir. Çeşitli meyveler, marul ve salata yenilmesi faydalıdır.
Meyvecilik : Ağaçların sık meyveleri seyrekleştirilir. Ayın 22'sine kadar yaprak aşısına devam edilir. Fındıklar çapalamr.

Sebzecilik: Hindiba, turp, karnabahar, maydanoz, hıyar, bezelye, fasulye, patlıcan, kış pırasası, kavun, karpuz ve domates fidanlarının güçlenmeleri için ilk iki yaprağının filizleri koparılır. Yetişmiş bezelye ve fasulyelere sırık dikilir. Sabahları bolca ye akşamları orta surette sulanır.

AYASOFYA'DA İLK CUMA NAMAZI


Sultan Fatih Mehmed, Bizanslıların İstanbul'u Türklere teslim etmeleri üzerine, öğlen üzeri Topkapı' dan şehre girdi.

Padişah, Bizans halkının tezahüratı ve Türk askerinin tekbir ve ezanları ile Ayasofya'ya geldi. Mâ'bedde toplanmış olan kadınlı - erkekli onbinlerce halk, başlarında büyük rütbeli rahipler olduğu halde, Doğu Roma Fatih'ini at üzerinde mabedin Kapısının önünde görünce ağlayarak secdeye kapandılar.

Büyük Türk Hakanı onları sükûta ve sükûna dâvet etti. Sonra beşer tarihinin ender gördüğü şu tarihî cümleleri ile hükmünü açıkladı :

«Kalkınız. Ben Sultan Mehmed, hepinize söylüyorum ki bu andan itibaren artık ne hayatınız, ne de hürriyetiniz hususunda gazab-ı Şahanemden korkmaymız.»

FERMUAR DİKMEK


Fermuar dikmek ilk bakışta sanıldığı kadar kolay bir şey değildir. Eğer bir tarafı pot yaparsa görünüş çok çirkin olur.

Bunu Önlemek için dikmeden önce, fermuar açılıp, bir tarafı iğnelenip teyellenir,
Daha sonra fermuar kapatılıp öbür tarafı da iğneleyip teyellenir.
Bundan sonra rahatça makinede dikilebilir.

İSTANBUL VE 7 TEPESİ


İstanbul'un 7 tepe üzerine kurulu bulunduğunu hemen hemen herkes bilir İstanbul ambleminde de yer alan 7 tepe şunlardır :

1 — Topkapı Sarayı, Ayasofya ye Sultanahmed Camiinin bulunduğu tepe.
2 — Çemberlitaş ve Nuruosmaniye Camiilerinin bulunduğu tepe.
3 — Beyazıt Camii, Süleymaniye Camii ve Üniversitenin merkez binasının bulunduğu tepe.
4 — Fatih Camiinin bulunduğu tepe.
5 — Çarçamba'da Sultan Selim Camiinin bulunduğu tepe.
6 — Edirnekapı'da Mihrimah Camiinin bulunduğu tepe.
7 — Altınmermer (Samatya) tepesi.

İstanbul için pek çok şair asırlar boyunca nefis şiirler yazmış, bu muhteşem beldenin güzelliklerini, üstünlüklerini dile getirmeye çalışmıştır. Bunlar arasinda Divan şairlerinden Nedim'in;

«Bu şehr-i Stanbul ki bimisl-i bahâdır;
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır;
Bir gevheri yekpare iki bahr arasında;
Hurşid-i cihantâb'.'ile tartılsa sezâdır;
Camilerinin her biri bir kûh-i tecelli,

DETERJANIN ZARARLARI - HASTALIKLARI


Deterjanın Türkiye'de yolaçtığı zararlar ve hastalıklar konusunda yetkililerin basında yer alan açıklamalarından bazıları:

«Başta ABD olmak üzere İsveç, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerde bizdeki deterjanlar kullanılmıyor. Bizim gibi bir kaç devlet ise hâlâ kullanıyor. Türkiye'de üretilen bütün deterjanlar sağlığa aykırıdır. Bunlar ne kadar durulanırsa durulansın, suda erimediği için cismin gözeneklerinde kalıyor ve çamaşırdan çıkmıyor. Bu kalıntılar, vücutta tahribat yaparak zararlı neticeler doğuruyor. Bunlar adamın tırnağının arasından bile vücuda girer. Yediğimiz yemeklerle bağırsaklara, oradan kana geçer. Ülsere ve daha bir çok hastalıklara sebep olur. Kadın ve erkeğin yumurtalıklarında birikerek kısırlığa bile yol açar. Bu teknolojinin değişmesi için çalışıyoruz.>>

KİLİSE, CAMİ YAPILIR MI?


Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u harple aldığı halde, yine Bizanslılarla bir andlaşma yaptı. Bu andlaşmanın bir maddesi de, bazı kiliselerin cami haline getirilmesi idi.

Fâtih Sultan Mehmed Han, yapılan andlaşmaya bu hususta bir madde eklenmesini istedi. Hıristiyanlar, bu isteğe karşılık, Osmanlıların basacağı paralar üzerine, İstanbul'un o zamanki ismi Olan «Konstantiniyye» yazılmasını şart koştular. Bu istekleri kabul edildi. Son zamanlara kadar basılan altın ve diğer paralar üzerine «Duribe fî Konstantiniyye» (Konstantiniyye'de basılmıştır) diye yazılı idi.

Bu ândlaşnıaya göre, camiye çevrilen kiliselerden bazıları şunlardır :
Kilise İsmi Câmi İsmi

1 — Ayasofya Kilisesi Ayasofya Camii
2 — Aya Şerkiyo Kilisesi Küçük Ayasofya Camii
3 — Hristo Pankotratoros
Kilisesi Zeyrek Camii
4 — Hristo Sotiris Hora Kilisesi Kariye Câmii
5 — Altımermer Kilisesi Altımermer Câmii

DÜĞME DÜZENİ

Dikiş kutusundaki düğmeler cinslerine ve büyüklüklerine göre ayrılıp, çengelli iğnelere geçirilirse, hem dikiş kutusu derli toplu durur, hem de arandığında çabuk bulunur.

EHL-İ BEYT

Peygamberimizin bütün aile fertleri; Mübarek hanımları, Kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali ve bunların evlatları olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (R.A.)'in çocukları ve kıyamete kadar gelecek torunlarının hepsi. Hatta Peygamberimizin temiz soyunun bağlı olduğu Hâşimoğullarına da Ehl-i Beyt denir. Sahabiden Selman-ı Farisî (R.A.) de Ehl-i Beytten sayıldı.

Resûlullah (S.A.V)´ın soyu, Hz. Fatıma'dan devam etti. Hz. Hasan (R.A.)'ın çocuklarına ve torunlarına «Şerif», Hz. Hüseyin'inkine de «Seyyid» denir.
Müslüman ismi altında, bazı doğru yoldan ayrılanlar, Ehl-i Beyte iftira edip, haklarında kötü sözler sarf etmektedirler. Hiçbir zaman hiçbir devirde hiçbir müslüman Ehl-i Beyt hakkında iftirada bulunmamıştır.

Doğru yoldaki İslâm alimleri Ehl-i Beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için' şart görmüşlerdir. Bunlarda Resûlullah'ın zerreleri vardır. Onlara kıymet vermek, saygı göstermek her müslümanın, vazifesidir.

Bebeğinizi doktora götürmek gerektiren haller


Bebeğinizi, aşağıdaki hallerde doktora götürmelisiniz.

• Hep uykulu gibiyse ve başını koyacak bir yerarıyorsa.

• Renginde bir değişiklik varsa, soluk, morumsu veyasarıysa.

• Acı acı bağırıyor ve bir türlü susturulamıyorsa.

• Üst üste kusmaları varsa.

• Başı bir yere çarpıp incindikten sonra, on beş dakika geçtiği halde eski neşesi, yerine gelmemişse.