İbadetlerin fazileti

Faziletli ve erdemli bir yaşam için manevi gelişim haritası.



EYVAH!,..

îri yarı bir adam olan Keçeeizade İzzet Molla, Fatih Camiinde teravih namazı kılıyordu. İmam acele acele kıldırdığı için nefes nefese kalkıp oturuyordu. Namazın ortalarında elinde fener biri geldi. İmamın selâm verdiğini görünce:
— Eyvah!... Yetişemedik! diye hayıflandı. Bunu duyan İzzet Molla :
— Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen nasıl yetişirsin birader... dedi.

ANNENİN AFFI

Asr-ı saadette; Alkame (R:A.), çok ibâdet eder, misafirperver ve fakirleri doyururdu. Birgün ağır hastalığa tutuldu. Eshâb-ı kirâmdan birkaç kimse Alkame´nin evine gidip, ziyâret ettiler. Son nefesinde Kelime-i Şehâdet getirmesini telkin ettiler. Fakat ne kadar uğraştılar ise de fayda vermedi.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Alkame´nin anne-sini çağırıp onun durumunu sordu. Annesi dedi ki:

— Yâ Resûlallah! Alkame, ibâdet ve taatte hiç kusur işlemezdi. Fakat birgün hanımını bana tercih etmişti, ben de bu yüzden ona darıldım.
Peygamber Efendimiz eshâbına bolca miktar odun getirip yakmalarını ve Alkame´yi içine atmalarını emir buyurdu. Bunu duyan Alkame´nin annesi feryad ederek dedi ki:

— Yâ Resûlallah! Oğlumu gözümün önünde ateşe mi atacaksınız? Buna gönlüm nasıl tahammül eder?

Resûlullah Efendimiz buyurdu ki:
— Allahü Teâlâ´nın azâbı daha şiddetli ve sonsuzdur

GÜL, NEDEN ÇİÇEKLERİN ŞAHI?

Gül, çiçeklerin şahı kabul edilir. Çünkü gül. eşsizdir, gül mübarektir. Kızlarımızın isimleri; Güllü, Güldane, Gülser, Gülseren, Gülveren, Gülderen, Gülsemin, Gülşen, Gülizar...

Nihad Sami Banarlı, kızlarına hep böyle gül terkibi isimler koyan Bozkırlı bir kapıcı hanıma sorar :

«Sizin memlekette çok fazla gül mü var ki, çocuklarınızı hep bu isimlerle çağırırsınız?»

«Hayır» demiş kadın. «Toprağımızda bir tek gül bile yetişmez... Ama gül başka... Gül, Peygamberimizin, Muhammed (S.A.V.) Efendimizin remzidir.»

İşte gül, milletimize kokusu, rengi ve iffetiyle Âlemlerin Efendisini, yaratılış sebebini hatırlatan bir remizdir. Bu sebeple, mübârek çiçektir. Fatih Sultan Mehmed Han, elinde gül koklarken resmini de bu rumuzla yaptırmıştır.

Sorgusuz sualsiz cennete gidecekler

Kıyamet olunca, dünyada üzüntü, sıkıntı ve hastalık çekmiş insanlar getirilecek; onlara amel defteri dağıtılmayacak, onlar için mizan kurulmayacak ve kendilerine sırat köprüsü de konmayacak, bilâkis üzerlerine ecir (ve mükâfat) döküldükçe dökülecek (sorgusuz ve sualsiz cennete girecekler). (Ramuz 799.) Hadisi Şerif

İMAM-I AZAM VE PEJMÜEDE ZENGİN

Bir gün îmamı-ı Azam'ın huzuruna pejmürde giyimli biri girer ve konuşulan dini mevzulara kulak verip dinlemeye başlar. Meseleler sorulup, müşküller hal olunduktan sonra herkes birer birer kalkıp giderken, pörsümüş hirkalı adam da toparlanıp kapıya doğru yönelir. Ebu Hanife (R.h.A.) ona «Sen biraz bekle» der.
Diğer ziyaretçiler çıkıp gittikten sonra ortalığın tenhalaştığnı gören Hazreti İmam, «Su seccadenin arasına elini sok, orada bin dirhem var, onu al» der.
Adam işaret edilen yere elini sokunca bin dirhemi çıkarır ve ne yapacağını sorar. Imam-ı Azam :

«Bu parayla kendine bir güzel elbise al,» der. Adam tebessüm ederek :

«Ya İmam! Ben zengin bir adamım» yardıma ihtiyacım yoktur»» diye mukabele eder.

Ebû Hanife bu defa şu karşılığı verir :

«Sen nasıl zenginsin; anlayamadım? Resulullah'in (S.A.V.) şu hadislerini işitmedin mi?

(Allah kulunun sırtında verdiği nimetlerin eserini görmeyi sever.)

YARDIMLAŞMA

El ağıza, göz ve kulak ele ve ayağa, ayak da diğer uzuvlara yardımcı olur. İnsanlar, birbirini tamamlayan bu uzuvlar gibidir. Müslümanların yardımlaşması, var oluş hikmetlerindendir. İnanmış bir kimse, bu gibi yardımlarla insan olmanın hazzını tatmış ve kâmil mânâda Müslüman olduğunu hareketiyle isbat etmiş olur.

Hiçbir şahsa yardım etmemek, insanî vazifelerden habersiz kimselerin davranışı, işin iyisini ve kötüsünü ayırt etmeden her faaliyete yardımcı olmak ifrata kaçarak yanılmaktır. Dinî ölçülere uygun olan işlerde yardımlaşmayı bu çizgiden sapmış olanlara şer ve günahta ortak olmamayı ihtar eden bir âyet-i kerîmede, «İyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın. Günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah cezası çok çetin olandır.» (Süre-i Mâi-de 2) buyrulmaktadır.

ATİK - VALDE'DEN İNEN SOKAKTA

İftardan önce gittim Atik - Valde semtine
Kaç def´a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,

Sessizdir. Fakat Ramazan mâneviyyeti .
Bir tatlı intizara çevirmiş sükûneti;

Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer:

Bakkalda bekleşen fıkara kızcağızları
Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı.

Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün:
Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün.

Top gürleyip oruç açılan lâhzadan beri,
Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri.

Yârab nasıl ferahli bu âlem, nasıl temiz!
Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz.

Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet aksamı.

Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime :
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:

«Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Mâdem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür.»

KİSİ SEVDİĞİ ÎLE BERABERDİR

Rasülullah (S.A.V.) Efendimizden sordular :
«Bir kavmi seven fakat onların yaptığı şeyleri yapmayan kimsenin hali nedir?»

Peygamberimiz şöyle buyurdular :
«Kişi sevdiği ile beraberdir.»
«Kıyâmet günü amelinden ümitsiz ve günahkâr bir kul olarak Allahü Teâlâ'mn huzuruna çıkan bir kimseye Allahü Teâlâ buyuracak ki:
«Ey kulum! Falan yerde benim kulum falan âlimi bilir misin? Ve falan arifi tanır mısın?» O kul da :
«Evet Yâ Rabbi! Bilirim ve tanırım.» diyecek.

Bunun üzerine Hak Teâlâ buyurur, ki :
«İşte ben seni onun yüzü suyu hürmetine afvettim.»

İşte Allahü Teâlâ, sevgili kullarını tanıyan, onlara muhabbet eden, onların halleriyle hallenmeye ve onların yolunda yürümeye çalışan kimseleri rahmetine erdirecektir.

(Nefehatül - Üns)

PROPAGANDA

Küçük Hasan annesine sormuş :

— Anneciğim, propaganda ne demektir?

— Söyleyeyim canım. Ben yeni bir elbise istediğim zaman baban benim eski elbiselerimi nasıl metheder bilirsin? İşte buna propaganda derler.

BENLERE DİKKAT

Benlere dokunmak katiyen doğru değildir.

Benler, kesilmez, tahriş edilmez, sıkılmaz. Benler ancak doktor lüzum görürse yok edilmelidir.

Bunlar çeşitli şekillerde yok edilebilir. Çoğu zaman benler elektrik tedavisi ile yakılır.

Ama kendi kendine bir takım çarelere başvurmak, bir benin sonradan çok daha zararlı olmasına yol açar.

KADİR GECESİ

Daha önceki ümmetlere verilmeyen, yalnız biz Ümmet-i Muhammedi ihsan edilen «bîn aydan daha hayırlı» bir gecedir. Çünkü ilâhî hitabın insanlığa teveccüh ettiği ilk gecedir. Kur'ân-i Kerîm, bu gecede inmeye başlamıştır. Resûlullah (S.A.V) Efendimiz, Peygamberlik vazifesine bilfiil bu gece başlamıştır.

Kadir sûresinde mealen buyuruluyor ki:

«Zâtımızla, sıfatımızla, kudret ve aza-metimizle biz, O Kur'ân-ı Azimüşşan'ı.: Kadir gecesinde indirdik. Habibim! Kadir gecesi nedir? Ve nasıl bir fazilete sahiptir? Bunu sana kim bildirebilir? Elbette hiç kimse biîdiremez. O öyle bir gecedir ki, içinde Kadir gecesi bulunmayan, gecesi gündüzü ibâdetle geçirilen bin aydan daha hayırlıdır. O gece Allah'ın İzni ile bölük bölük melekler ve Ruh, herşeye ait mukadderatın infazı için yeryüzüne iner-ler. Sabaha kadar o gece mü'minlere se-lâmettir. Melekler selâm okur» o gece başdan başa emniyettir.»

KADÎR GECESİNDE NE YAPILIR?

Bu gece 4 rek'at kadir gecesi namazı kılınır,
1 nci rek'atte ; 1 Fatiha, 3 înnâ enzelnâhü
2 nci rek'atte : 1 Fatiha, 3 İhlası şerif
3 ncü rek'atte : 1 Fatiha, 3 înnâ enzelnâhü
4 ncü rekfatte: 1 Fatiha, 3 İhlası şerif okunur. Namazdan sonra :
1 defa :
Allahü ekber Allahü ekber. Lâ ilâhe illallâhü val-lahü ekber - Allahü ekber ve lillahil hamd.
100 Elem neşrah leke...
100 înnâ enzelnâhü
100 Resûlullah Efendimizin Hz. Âişe Vâlidemiz'e öğrettiği şu duâ:
Allahümme inneke afüvvün kerîmün tühibbü´l - afve fa'fü annî.
Okunup duâ yapılır,
Mümkünse, kandil gecesi olması hasebiyle bir de tesbih namazı kılınmalıdır,
(Duâ' ve İbadetler - Fazîlet Neşriyat)'

En güzel kazanç nasıl olur

En güzel kazanç o tacirlerin kazançlarıdır ki, konuştuklarinda. yalan söylemezler, kendilerine bir şey emanet edildiğinde ihanet etmezler, söz verdiklerinde caymazlar, üzerlerinde bir borç olduğu zaman uzatmazlar, alacaklı olduklarında borçlu olanları sıkmazlar, sattıkları malı aşırı övmezler, satın aldıkları vakitte (ucuz alabilmek için) satın aldıkları şeyi yermezler. (Ramuz 1555.)

HADÎS-İ ŞERİF;

İLKBAHARDA DONDURMA YENMEMELİ

Havalar günlük güneşlik geçince tatlıcılar, pastaçılar dondurma imalatını hızlandırıyor. Seyyar arabalarıyla okul önlerinde dolasan dondurmacılar küçüklerin ilgisini çekiyor. Halbuki sağlık uzmanları bu konuda, «Aman dikkat çocuklar, dondurma için daha erken» diyor. «Dondurma sütten yapılan bir gıdadır. Bir şeyin dondurulması mikropların öldürülmesi mânâsına gelmez. Bu sebeple, dondurma, çok temiz sütle ve çok temiz şartlarda yapılmalıdır» şeklinde konuşarak şu bilgileri veriyorlar :

PEYGAMBERİMİZİ GÖRMEDEN İMAN EDELER

— Kardeşlerime ne zaman kavuşacağım (acaba)?
— Biz senin kardeşlerin değil miyiz? dediler.
— Siz, benim Eshabımsınız, kardeşlerim, beni görmeden bana îman edenlerdir. Onları pek özledim! (Râmuzulehadis 4813.)

HADÎS-İ ŞERİF